Genellikle virüs kökenli üst teneffüs yolu enfeksiyonlarını takiben ortaya çıkan tiroid bezi iltihaplanması olarak tanımlanan ‘subakut tiroidit’ ağrılı tiroid bezi hastalıklarının önde gelen nedeni olarak gösteriliyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, bu durumun hem bu ağrılı periyodun rahat geçirilebilmesi hem de tiroid işlevlerindeki dengesizliğin yakın takibi açısından erken teşhis ve tedavinin değerine işaret etti. Subakut tiroidit geçiren şahıslarda bu hastalığın vakit içinde tekrarlayabildiğini söyleyen Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, hastaların yüzde 10 kadarında kalıcı hipotiroidi görülebileceğine işaret etti.
HASTALIĞIN KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR
Subakut tiroiditin kesin nedeninin bilinmediğini vurgulayan Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, bununla birlikte viral enfeksiyonların tiroid bezi hücrelerinde yarattığı, kendini sınırlayan bir iltihaplanmanın geliştiğinin de düşünüldüğünü belirtti. Bu tablonun her viral enfeksiyon geçirende değil de kimi hassas şahıslarda ortaya çıkmasının altta genetik yatkınlıklara işaret ettiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, bu sonucun yapılan araştırmalarla da ortaya konduğunu söyledi.
EN DEĞERLİ BULGU YUTKUNMAYLA BİRLİKTE ŞİDDETİ ARTAN AĞRI
Ağrılı tiroiditin genç erişkin ve orta yaşlarda daha sık görüldüğünü, yaşla birlikte sıklığının azaldığını söyleyen Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, bayanlarda görülme sıklığının da erkeklere nazaran 3,5-4 kat daha fazla olduğunu anlattı.
Hastaların daha çok uzunluğunda, tiroid bezi üzerinde yutkunmakla artan şiddetli ağrı şikâyetiyle geldiklerini anlatan Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, belirtilerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Hastaların hikayelerine baktığımızda ekseriyetle 2-8 hafta evvel geçirilmiş viral bir üst teneffüs yolu enfeksiyonu yaşadıklarını görüyoruz. Boyun bölgesindeki ağrı ise boynun bir tarafından başlar ve günler içinde öteki tarafı da tesirler; üst boyun, çene ve kulaklara yayılabilir. Bu ağrıyla birlikte yorgunluk, kas ve eklem ağrıları ve ateş üzere grip gibisi semptomlar da sık görülür. Hastalarda ayrıyeten tiroid bezi etkilenmesi nedeniyle kilo kaybı, ellerde titreme, çarpıntı üzere tiroidin çok çalışmasına ilişkin bulgular da saptanabilir.”
BELİRTİLER ÜST TENEFFÜS YOLU ENFEKSİYONLARIYLA KARIŞTIRILABİLİYOR
Subakut tiroiditin en besbelli bulgusunun kulağa vuran ve yutkunmakla artan boyun ağrısı olmakla birlikte, ateş, kas-eklem ağrıları üzere şikayetlerin de görülebileceğini söyleyen Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, “Bulgular, üst teneffüs yolu enfeksiyonlarına benzediği için hastalar zati yakın periyotta bu enfeksiyonu geçirdiğinden, enfeksiyonlarının uzadığını düşünüp ekseriyetle antibiyotik üzere subakut tiroiditte işe yaramayan tedaviler alabiliyor. Bu da hastaların asıl tedavilerinin gecikmesine ve daha da kıymetlisi şikayetlerinin gerilememesine neden olabilmektedir” formunda konuştu.
“HASTALARIN YAKINDAN TAKİPLERİ GEREKLİDİR”
Hastaların yaşadığı şiddetli ağrı nedeniyle acil servise başvurmak durumunda kalabildiklerini söyleyen Doç. Dr. Hasret Haliloğlu, tedavi yaklaşımı konusunda şu bilgileri verdi:
“Subakut tiroidit geçiren hastaların önemli semptomlar nedeniyle rutin işlerini yapamaz hale geldikleri için dinlenmeleri gerekir. Bu nedenle semptomların erken ve gerçek tedavisi çok kıymetlidir. İstirahat ile birlikte Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçların (kuvvetli ağrı kesiciler) birlikte kullanımı şikâyetleri epeyce rahatlatır. Yanlışsız dozda non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlarla birkaç gün içinde kâfi ağrı karşılığı alınmayan hastalarda kortikosteroid içeren tedavilere geçiş yapılabilir. Subakut tiroidit hastalarında kortikosteroidlere cevap çok barizdir, hastanın çok süratli halde ağrısı geriler, genel durumu düzelir. Hipertiroidi ile bağlı çarpıntı, el titremesi üzere şikayetleri baskın olan hastalarda kısa devirli çarpıntı giderici ilaçlar kullanılabilir. Ayrıyeten hastalığın hipotiroidi fazında kimi hastalarda tiroid hormonu kullanması gerekebilir. Subakut tiroiditte tiroid hormon dengesizlikleri sıklıkla görüldüğü için hastaların yakından takipleri gereklidir.”
PANDEMİ OLAY SAYILARININ ARTMASINA NEDEN OLDU
Covid-19 pandemisi öncesi subakut tiroidit olaylarını daha sıklıkla ilkbahar ve sonbahar periyodunda gözlemlerken, pandemi ile birlikte tüm dünyada, mevsimsel değişim olmaksızın subakut tiroidit hasta sayısında çok önemli artış saptandığına işaret eden Doç. Dr. Haliloğlu, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Literatürde yayınlanan yeni ve çok sayıda hastanın değerlendirildiği bir derlemede; Covid-19 bağlantılı subakut tiroiditin Covid dışı gelişen hastalıkla emsal klinik özellikler gösterdiği belirtilmiştir. Farklı olarak, yalnızca Covid-19 geçirenlere değil, Covid-19 aşısı sonrası da subakut tiroidit gelişebildiği görülmektedir. Aşı bağlı subakut tiroidit, aşı sonrası birkaç saat ile birkaç hafta içinde görülebilir ve kliniği daha hafiftir bu nedenle aşı olunması için bir mani teşkil etmemektedir.”