Müslüme Yağal’ın ölümü, günlerdir tüm Türkiye’nin yüreğini dağladı… 3 yaşındaki kız çocuğunun ölümü ile ilgili ortaya çıkan gerçekler ise kan dondurmaya devam ediyor. Mersin’de yaşayan 7 çocuklu Yağal Ailesi’nin 6’ncı çocuğu Müslüme, 10 Kasım günü ortadan kayboldu. Aramaların 10’uncu gününde ailenin çadır kurduğu noktaya 7 kilometre uzaklıktaki Karaağaç mevkisinde çalılıkların arasında küçük Müslüme’nin cansız bedeni bulundu. Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye’yi ayağa kaldıran şüpheli ölümle ile ilgili ayrıntılı bir soruşturma başlattı. Bu kapsamda, küçük kızın annesi Selvi, babası Mehmet ve dedesi Hasan Yağal’ın da aralarında bulunduğu yakın akrabaları gözaltına alındı. İfade işlemlerinin ardından Dede Yağal gelini Selvi Yağal’a tecavüz, Müslüme ve diğer bir torununa daha cinsel taciz suçundan tutuklandı. Diğer şüpheliler ise serbest bırakıldı. Şüpheli ölüme ilişkin sır perdesi aralanmaya çalışılırken, soruşturmada yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Soruşturma kapsamında tutuklanan dedesi Hasan Yağal’ın biyolojik baba olduğu ileri sürüldü. Adli Tıp görevlilerince alınan DNA örneğinin bilinen babası ile değil, dede Hasan Yağal ile uyumlu çıktığı, kesin sonuç için raporun beklendiği belirtildi. Şüpheli ölüme ilişkin sır perdesi aralanmaya çalışılırken, soruşturmada yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Hasan Yağal’ın ise hakkındaki suçlamaları reddettiği bildirildi. Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli’nin haberine göre Müslüme’nin boynundaki tükürük izinin sahibi olduğu tespit edilen Hasan Yağal’ın kendisini, “O benim torunum, öpmüşümdür” diyerek savunduğu iddia edildi. Anne Selvi Yağal ifadesinde, kocası askerdeyken kayınpederi, Müslüme’nin dedesi Hasan Yağal’ın tecavüzüne uğradığını, Müslüme’nin ablasının da onun çocuğu olduğunu iddia etti. Savcılığın talimatıyla Müslüme’nin ablasının DNA’sı ile dede Hasan Yağal’dan alınan DNA’nın bire bir örtüştüğü anlaşıldı. Savcılıkta ifade veren anne Selvi Yağal’ın “Kocamın haberi yoktu, bizi korkuttu, bir şey diyemedik” diyerek, yaşanılan bu olayı anlattığı kaydedildi.