ASLI DİDARİ [email protected] Alman medya kuruluşu Deutsche Welle (DW) Türkçe’de “Türkiye’de yaşayan Çerkesler ve Osmanlı İmparatorluğu’na göç hikayeleri” adı altında Çerkeslerin Türkiye’de asimile edildiğine ilişkin bir haber yer aldı. Haber, “Dünyada en fazla Çerkes nüfusu Türkiye’dedir ve maalesef en büyük asimilasyon da” sözü öne çıkartılarak servis edildi. “Çerkesler kültürlerini kaybetmemek için uğraşıyor. Teşvik etmek lazım, yoksa Çerkes dili ve kültürü yakın bir gelecekte yok olacak.” iddiasında bulunuldu. Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin tarihi ViDEO Yayınlanan habere ve gündeme geliş biçimine Çerkeslerden tepki gecikmedi. “Biz Çerkesiz, bizden hain çıkmaz.” mesajı yayınlandı. Çerkeslerden haberle ilgili olarak “Türkiye’deki Çerkesler olarak Alman Deutsche Welle kanalının Türkiye aleyhine iddialarını asla kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin milli birlik ve beraberliği aleyhine tüm oluşumların karşısındayız. Hep seninleyiz Türkiye.” açıklaması geldi. Bu olay sonrasında Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin tarihine bir göz almak istedik. Türkiye’de 6 milyon Çerkes yaşıyor. Türkiye’de de Çerkes dilinin yaşayabilmesi için üniversitelerde Çerkesce bölümleri var. “Çerkez Dili ve Edebiyatı”, Kafkas ülkelerinden birçoğunun resmi dili olan Çerkes dili ve edebiyatında yer alan eserlere ek olarak Kafkasya’nın kültürü üzerine araştırmalar gerçekleştirerek gelecek nesillere aktarmayı amaçlayan akademik bir disiplin. İlköğretimde de seçmeli Çerkesce dersleri konuldu. Cerkeslerin Çerçesler Kuzeybatı Kafkas dillerinin Adige-Abhaz grubundan Çerkesçeyi konuşuyor. Kabardeyler, Türkiye’deki Çerkesler içinde dillerini en iyi koruyan grubu temsil ediyor. TRT-3 kanalında yayınlanan yaşayan dillere ait belgeselde geçen Çerkes dili de burada konuşulan Doğu Çerkesçesi. Türkiye’de “Çerkes” dendiğinde herkes sevgi ve saygı duyar. Çalışkanlıkları, becerileri ve yardımseverlikleri ile bilinirler. Kültürlerinin baskın olduğu bir yaşam tarzları vardır. Kültürleri ilgi çeker, merak edilir ve hayranlık uyandırır. Çerkeslerin hepimizin bildiği çok renkli bir kültürü, kökü bir geleneği ve dil zenginliği var. Kadim geleneklerinden gelen birbirlerine olan bağlılıkları ile tanınırlar. Çerçezlerdeki misafirperverlik, büyüklerine değer verme, kadınların toplumdaki aktif rolü, düğün ve cenaze törenlerine gösterilen özen herkesçe malum. Halk oyunları, geleneksel sazları ve yemekleri ise dillere destan. Aslına bakarsanız Kafkasya’da eşsiz bir dil ve kültür geliştiren Çerkeslerin gelenekleri Türkiye’nin de zenginliklerinden biri. Kafkasya, Karadeniz ve Hazar denizi arasında yer alan, Avrupa ve Asya’nın sınırında bulunan bölgenin ismidir. Çerkesler ya da Adigeler, yıkılmadan önce Kuzey Kafkasya’da bulunan Çerkesya’da yaşayan halkın adıdır. Çerkes adı, Batı Çerkesçesi ve Doğu Çerkesçesi konuşan Kuzey Kafkasyalıları nitelendiriyor. Türkiye’de ise bunlar dışında ayrıca Abazalar, Çeçenler, Abhazlar, Osetler, Karaçaylar ve Balkarlar gibi farklı dil ailelerinden dilleri konuşan Kuzey Kafkasyalıları topluca tanımlamak için kullanılıyor. Çerkes Sürgünü, Çarlık Rusyası’nın yayılmacı politikası ile başlayan ve 100 yılı aşkın süren Kafkas-Rus savaşlarının 21 Mayıs 1864 tarihinde sona ermesiyle başladı. Kuzey Kafkasya bölgesinin yerli halkı olan Çerkeslerin yüzde 90’ı zor şartlar altında anavatanlarından koparıldı. Sürgüne gönderilen 2 milyona varan Çerkes nüfusunun yarısı açlık, hastalık ve yol koşullarında hayatını kaybetti. Çerkesler 21 Mayıs’ı Çerkes Soykırımı günü olarak kabul edip, yas günü olarak ilan ediyor. Ve bundan tam 157 yıl önce sürgünde kaybettikleri atalarını saygıyla yad ediyor. Sürgüne zorlanan Çerkesler, anavatanlarından uzaklaştırılarak dünyanın çeşitli köşelerine gönderildi. Çerkesler’in büyük bir kısmı da daha önce de kendilerine yakın gördükleri Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yerleşti. Bu topraklara geldikleri ilk andan itibaren ülkemizle kader birliği yaptılar. Kurtuluş Savaşı’nda ön saflarda yer alıp, Cumhuriyetin kurulmasında rol oynadılar. Kuzey Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına gelen Çerkeslerin daha sonra yurdun dört bir tarafına dağıldılar. Türkiye’deki bütün Çerkes boyları İstanbul ilinde de yaşasa da Anadolu’da yoğun bir şekilde yerleşik bulunduğu iller var. Özellikle de Adana, Amasya, Afyonkarhisar, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Bingöl, Bolu, Çanakkale, Çorum, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gümüşhane, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kahramanmaraş, Kütahya, Mersin, Manisa, Samsun, Sakarya, Sinop, Tokat, Yalova, Yozgat, Adana gibi illerde de Çerkes köyleri var. Ve İstanbul Şile’de de. Çerkeslerin birbirlerine bağlı olduğunu ve dünyanın dört bir yanına dağıtılmış olsalar da kültürlerinin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi çabasında bulunduklarını biliyoruz. Bu nedenle Türkiye’de geleneklerini yaşatma noktasında 250’ye yakın dermek ve 4 federasyonları var. Kısa adı KAFFED olan Kafkas Dernekleri Federasyonu da Türkiye’nin 32 ilinde örgütlenmiş 56 adet derneğin üye olduğu 20 bin üyeden oluşan bir sivil toplum kuruluşu. Sivil toplum örgütleri, ülkemizde Kafkas halkının dilini, kültürünü ve kimliğini yaşatmak için çok aktif olarak çalışıyor. Ana dil dersleri, folklor oyunlarını öğretmek ve çocukları kampa göndermek gibi faaliyetler yürütülüyor.