Saçımız vücudun geri kalanından izole edilmiş bir varlık değildir, genel sağlıktan etkilenir. Ruh halimizi ortaya çıkarır, nasıl büyüdüğü ve nasıl değiştiği konusu stresten büyük ölçüde etkilenir. Ayrıca diyetimiz beklentileri karşılamadığında da saçta çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Bu nedenle yediklerimizin dengesi doğru olmadığında, özellikle alkol veya tütün gibi toksinleri kullandığımızda, diyetimizi doymuş yağlarla doldurduğumuzda veya proteinsiz beslendiğimizde saçlarda birçok farklı belirti ortaya çıkar. Bununla birlikte, kafa derisini ve saçı etkileyebilecek farklı hastalık türleri de vardır. Tüm bu nedenlerden dolayı, keratin (bir protein) ile yüklü, kafamızın içindeki yağ bezleri tarafından korunan ve nemlendirilen saçların, sağlık açısından söyleyecek çok şeyi olduğunu unutmayın. Kırılgan, donuk, hacimsiz, kontrolsüz dökülme, hiçbir gerekçesi olmayan kepek… Saçların dökülmeye başlaması endişe vericidir ve bunun çaresini çeşitli ürünlerde, eczanelerde ve dermatologlarda arar, raflarımızı maskeler, şampuanlar, saç kremleri ve nemlendirici losyonlarla doldururuz. Bazen dış etkenlerden (günlük hijyende yaptığımız hatalar dahil) dolayı meydana gelen saç dökülmeleri, çoğu zaman iç hastalıklardan kaynaklanır. Dengesiz beslenme, hormonal eksiklikler, alışılmadık derecede yüksek stres, bazı otoimmün hastalıklar… Seçenekler geniş, bu yüzden en yaygın olanlara göz atacağız: Anemi Vücudumuzdaki demir eksikliği, özellikle yüksek fiziksel ve zihinsel yorgunluk ile açıkça ilişkilidir. Demir eksikliği anemisinde kırmızı kan hücrelerimizde bulunan hemoglobin miktarı daha az olduğundan ve bu nedenle dokulara olması gerektiği kadar oksijen taşıyamadığından bu tür eksiklikler saçı da etkiler. Demir eksikliği anemisinde saç kırılgan, donuk ve daha fazla dökülme eğiliminde olur. Buna apati ve hatta depresyon gibi aneminin kendisinden kaynaklanan fiziksel veya zihinsel başka belirtiler de eşlik edebilir. Tiroid Problemleri Belirtiler oldukça farklı olsa da, hem hipotiroidizm hem de hipertiroidizm saç sağlığımıza zarar verir. Her halükarda, saç köklerini uyardığı, yağ aktivitesini dengelediği ve saç sağlığını desteklediği için vücudumuzun ve dolayısıyla saçın hormonal dengesinde önemli rol oynayan bir bezden bahsettiğimizi unutmayalım. Hipotiroidizm, daha kırılgan bir keratin yapısı ile saçın görünümünün kaba ve kuru olduğu kronik ve yaygın bir saç dökülmesi ile kendini gösterir. Hipertiroidizmde ise tam tersi durum ortaya çıkar. Çünkü kılcal döngüler hızlanır ve aşırı ‘genç’ saçlar dökülür, ayrıca keratin açısından daha zayıftır ve ayrıca saçlardaki yağ artar. Küçük ve aynı zamanda kırılgan ince saçlar görünür. Stres Stres saçımızla bir kısır döngü oluşturur ve bununla saç dökülmesi yaşayan kişinin sürekli bir döngü içinde bulduğu kişisel durumdan beslenir. Stres ve kortizol salınımının doku iltihabını etkilediğine, kafa derisine kan akışını zorlaştırdığına ve kan dolaşımını yavaşlattığına dair göstergeler vardır. Bu şekilde, saç dökülmesinin yarattığı stres, kaybın kendisiyle birlikte geri beslenir. Stresin saç kökünün yapısını besleyemeyerek zayıflattığını, buna stresli durumların melanin (gözlere, saçlara ve saçlara renk vermekten sorumlu pigment) salgılanmasını azalttığını da eklemeliyiz. Bu nedenle saçın doğal rengi azalır ve beyaz saç sayısı artar. Alopesi Areata Noktalar gibi başın belirli bölgelerindeki küçük kel bölgeler, genetiğin önemli bir rol oynadığı bu tip otoimmün hastalığı olan kişilerde görülür ve aynı zamanda stres de bu hastalığı tetikleyebilir. Bağışıklık sistemi, bir madeni para büyüklüğündeki küçük kel yamaları oluşturarak saç foliküllerine saldırır. Bazı durumlarda sorumlu stres olacaktır, ancak farklı durumlar olabileceğinden hastayı başka uzmanlara yönlendirmek ve kökenine dair şüphelerden kurtulmak için bir dermatoloğa gidilmesi tavsiye edilir. Genellikle tedavi edilebilen bu belirtilerin arkasında lupus, tip 2 diyabet, vitiligo, ülseratif kolit, Crohn hastalığı veya topikal dermatit olabilir. Tip 2 Diyabet Diyabet, saçlarımızda erken dönemde kendini göstererek geçici saç dökülmesine neden olabilir. Diyabetin saçı nasıl etkilediğini anlamak için dolaşım sistemimizi anlamalıyız. Kan dolaşımı, saç köklerini besleyerek ve yenileyerek saçlarımızın güçlü ve sağlıklı olmasını sağlar. Ancak diyabet bu kılcal damarları tıkayan hormonal bir insülin dengesizliğine neden olur. Aynı anlamda şeker hastalarının tekrarlayan dolaşım sorunları yaşaması da sık görülen bir durumdur ki bu da saç sağlığının doğal düşmanıdır. Sigara içmek, alkol tüketmek, az fiziksel egzersiz veya stresle hareketsiz bir yaşam sürmek, vücudun herhangi bir parçası gibi saçlarımızı da etkileyen, hacmini, parlaklığını ve yoğunluğunu azaltan durumlardır. Bilinçli ve bilinçsiz olarak maruz kaldığımız dış etkenlere, yaşla birlikte azalan daha düşük testosteron miktarı gibi doğal fiziksel faktörler de eklenir. Neyse ki, diğer pek çok durumda olduğu gibi, diyetimiz bir kurtarıcı olabilir. Sağlıklı yağlar, vitaminler, proteinler ve mineraller doğru dengede tüketildiğinde saçları güçlendirebilir. O halde saçımız için bir alışveriş listesi yapalım ve saçlarımızın ömrünü olabildiğince uzatmaya çalışalım. Somon Somon taze, donmuş veya marine edilmiş, biyolojik değeri yüksek proteinler ve doymamış yağlar, özellikle omega 3 ile yüklü bir besin hazinesidir, bu nedenle diyete dahil edilmelidir. İçeriğindeki omega 3 aynı zamanda saçlara canlılık ve parlaklık sunan, iltihap önleyici özelliklere sahiptir. Ayrıca D vitamini bakımından zengindir. Her zaman somon tüketimi mümkün olmadığı için sardalya, hamsi veya palamut gibi diğer balıklar da tüketilebilir. Saç köklerinin büyümesine yardımcı olan somonun sahip olduğu D vitamini ve omega 3’e sahiptirler. Yumurta Cebe veya aile ekonomisine zarar vermemesinin yanı sıra tüketebileceğimiz en iyi beslenme hazinelerinden bir diğeri yumurtalardır. Yumurtadaki doymuş ve doymamış yağlarda yüksek biyolojik değere sahip proteinler ve hepsi önemli miktarda besin maddeleri vardır. Yumurtalarda, saç ve tırnakların düzgün bir şekilde büyümesini ve güçlenmesini sağlayan biotin (H vitamini, B7 vitamini veya B8 vitamini olarak da adlandırılır) adı verilen bir besin maddesi vardır. 1 yumurta 10 mikrogram biotin içerir. Tek bir yumurta, önerilen günlük biotin miktarının yüzde 11’ini tek başına karşıla ve ayrıca yeni foliküller oluşturmaya ve saçın direncini, kalınlığını ve dayanıklılığını artırmaya katkıda bulunan D vitamini sağlar. Yumurtalar ayrıca göz, cilt ve saçtaki hücrelerin korunmasında önemli bir rol oynayan beta karoten ve A vitamini ile ilgili bir karotenoid olan lutein içerirler. Karaciğer Saçımız için endişeleniyorsak sakatat krallarından biri olan dana karaciğerin söyleyecek çok şeyi var. Çinko açısından zengin olduğunu zaten biliyorsunuz, aynı zamanda çok yüksek bir protein içeriğine sahiptir. 100 gram karaciğer 20 gramdan fazla protein içerir, ayrıca az yağlı ve az karbonhidratlıdır. A, B ve D vitaminleri açısından da zengindir. Saç sağlığı açısından içeriği en önemli besinlerden biri de zengin demir içeriğidir. Dana karaciğeri 100 gramında 7 m demir içerir. Tahmin edebileceğiniz gibi demir, demir eksikliği anemisini önlemek için gereklidir. Kivi Tüylerle kaplı bu yeşil meyve, saç dökülmesine karşı mücadelede harikadır. C vitamini başta olmak üzere vitamin yönünden zengin bir meyvedir. Kendi başına doğal bir saç takviyesi değildir, ancak saç sağlığı için onu mükemmel bir yardımcı yapan belirli özelliklere sahiptir. Avantajlarını bulmak için onu demirle ilişkilendirmemiz gerekir, çünkü iyi bir C vitamini dozu, ister hayvansal kaynaklı olsun (karaciğer gibi) ister pazı, ıspanak veya mercimek gibi bitkisel kaynaklı olsun, demirin daha iyi emilmesine katkıda bulunur. Kivideki yüksek C vitamini içeriği sayesinde vücudumuz demiri daha iyi özümser, kırmızı kan hücrelerini güçlendirir ve sayılarını artırır, böylece vücudumuzda oksijen taşımaktan sorumlu hemoglobinin her yere daha yoğun bir şekilde ulaşmasını sağlar. Özellikle kivi hayranı değilseniz, domates, kırmızı biber, çilek, portakal veya mandalina gibi diğer türlerin de C vitamini açısından zengin olduğunu bilin. Baklagiller Baklagiller gibi yiyecekler saç sağlığını geliştirmek için önemli avantajlara sahiptir. Fasulye, sahip olduğu yüksek lizin içeriği ile saç sağlığı için özellikle önemlidir (mercimek, nohut ve diğer baklagil türleri de zengindir). Bu esansiyel amino asit, demir ve çinkonun doğru emilimi için gereklidir, onları özümseyip daha iyi kullanmamızı ve böylece saçlarımızı güçlendirmemizi sağlar. Ek olarak, baklagiller protein açısından zengindir.