James Webb Uzay Teleskobu beklenen uçuşun eşiğinde. Webb teleskobu önceki teleskop Hubble’ın göremediklerini görecek ve evren hakkında aynı derecede hayranlık uyandıran tamamen yeni bir bakış açısı sağlayacak. Adını, uzayda çığır açan, 1960’larda NASA’ya liderlik eden James Webb’den alan 7 tonluk Uzay Teleskobu, kendisinden önce gelen Hubble’dan 100 kat daha güçlü. Cornell Üniversitesi Carl Sagan Enstitüsü Müdür Yardımcısı Nikole Lewis, “Kızılötesi veya ısıya duyarlı bir teleskop olarak Webb, Hubble’ın göremediği şeyleri görecek ve evren hakkında aynı derecede hayranlık uyandıran tamamen yeni bir bakış açısı sağlayacak” dedi. Yıllarca süren gecikmenin ardından cuma günü yükselmeye hazırlanan James Webb Uzay Teleskobu, yıldızlardan ve galaksilerden gelen ışığı arayacak ve kozmik yaşam hakkında fikir verecek. Kızılötesi özelliğe sahip teleskop kara deliklere bakacak, gezegenlerin atmosferlerini, su ve diğer olası yaşam ipuçlarını tarayacak. Görevin en korkutucu kısmı, fırlatmanın ardından Webb’in aynasını ve güneşliğini açmak ve onları mükemmel konuma kilitlemek. Altın kaplama ayna, her birinin tek bir şekilde odaklanabilmeleri için titizlikle hizalanması gereken 18 parçadan oluşuyor. NASA hiçbir zaman bu kadar karmaşık bir dizi adımı uzaktan denemedi. Teleskobun tamamı ise 344 parçaya sahip. Mekanizmaların birçoğunun yedeği yok, bu nedenle 344 parçadan herhangi birinin arızalanması görevi mahvedebilir. 1986’da uzay mekiği Columbia’nın fırlatıldığı andan daha gergin olduğunu söyleyen NASA Yöneticisi Bill Nelson, “Herhangi bir şey yanlış giderse her şey tersine dönebilir. Dolayısıyla her şey mükemmel şekilde çalışmalı” dedi. Güney Amerika kıyılarından havalanacak olan Webb teleskopu o kadar büyük ki, rokete sığması için origami tarzında katlanması gerekiyor. Işık toplayan aynası birkaç park yeri büyüklüğündeyken güneşliği bir tenis kortu büyüklüğünde olan teleskop, uzaydaki yaşam arayışını bir üst seviyeye taşıyacak. Webb, evreni oluşturan Big Bang’den sadece 100 milyon yıl sonra, 13,7 milyar yıl geriye bakmaya çalışacak. Bilim insanları, bu ilk galaksilerin günümüzdeki Samanyolu’na ne kadar benzediğini görmek için sabırsızlanıyor.