İzmir-Çeşme otoyolunda 14 Temmuz 2020 tarihinde 32 yaşındaki Meltem Ö. idaresindeki 16 CVD 16 plakalı otomobil, ters yönde ilerlerken Karaburun Kavşağı yakınlarında 32 yaşındaki Nurullah Gül yönetimindeki 48 TT 383 plakalı otomobile çarpmıştı. Nurullah Gül, olay yerinde hayatını kaybederken Meltem Ö.’nün, tartıştığı kocasını akaryakıt istasyonunun marketinde bırakıp, yaklaşık 40 kilometre boyunca otomobiliyle ters yönde ilerlediği tespit edilmişti. Sürücü, cezai ehliyetinin bulunduğuna dair raporun gönderilmesinin ardından sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı. Meltem Ö. hakkında, “olası kasıtla adam öldürme” suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Meltem Ö, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmada taraf avukatları da hazır bulundu. Tutuklu sanık Meltem Ö, tahliyesini talep ederek, “Olmam gereken ameliyatlarım var. Cezaevindeyken bu ameliyatları yapmıyorlar. Hiçbir işimi kendim yapamıyorum.” dedi. Sanık avukatı da müvekkilinin bipolar hastası olduğunu savundu. Trafik kazasının müvekkilinin bu hastalığın atak döneminde gerçekleştiğini ileri süren sanık avukatı, “Bipolar bozukluk hastalarının trafikte hız konusunda kendilerini kontrol edememe durumlarının olduğu bilinmektedir. Müvekkil ters yöne girdiğini bilmekle birlikte ileride kısa sürede karşı şeride geçebileceği düşüncesiyle yola devam ettiğini savunmasında belirtmiştir. Kendisi de ağır derecede yaralanmıştır. Olayın kastla gerçekleşmediği açıktır.” dedi. Mahkeme heyeti, sanık Meltem Ö’nün, Nurullah Gül’e karşı “kasten öldürme” suçunu işlediği gerekçesiyle müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verip, sanığın eylemi “olası kast” ile işlediği gerekçesiyle de bu cezayı 20 yıla indirdi. Heyet daha sonra, cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkileri nazara alınarak indirim yapılmasına karar verip, Meltem Ö’nün 16 yıl 8 ay hapis ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına hükmetti. Heyetin gerekçesinde, “sanığın suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu, sanığın ters yöne bilerek ve isteyerek girdiği, aynı kararlılıkla ortalama 140 kilometre hızla, otoyol gibi araçların kendi şeritlerinde güvenle seyir edebilecekleri, üç şeritli ve belli bir limite kadar hız yapabilecekleri bir yolda, orta şeritten kararlı bir şekilde ters istikamette seyrine devam ettiği” kaydedildi. Gerekçede, “sanığın normal istikametinde seyir halinde olan bir araca çarpabileceğini, içindeki şahıs veya şahısların ölebileceğini öngörmesine rağmen ‘olursa olsun’ düşüncesiyle hareket ettiği ve bu kararlılığını sürdürerek Nurullah Gül’ün ölümüne neden olduğu” görüşüne yer verildi.