Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü Endüstriyel Biyoteknoloji Araştırma Grubu, 2 yıl önce TÜBİTAK desteğiyle mikroalglerden fermantasyon yöntemiyle protein üretilmesine yönelik “Fermantasyon Yöntemiyle Biyoaktif Peptitlerce Zenginleştirilmiş İşlevsel Spirulina Ürünü Geliştirilmesi Projesi”ni hazırladı. Proje kapsamında besin değeri yüksek olan mikroalglerden istenmeyen tat ve koku arındırılarak protein üretildi. GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müge İşleten Hoşoğlu, TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Hoşoğlu, ağırlıklı olarak gıda ve yem sanayisine yönelik biyoteknolojik yollarla işlevsel gıda ve yem katkı maddelerini ürettiklerini belirterek, laboratuvarda çalıştıkları projeleri mikroorganizmalar kullanarak hayata geçirdiklerini ifade etti. Sağlıklı, sürdürülebilir ve bitkisel tabanlı beslenme alışkanlıkları geliştirmenin, hem toplum sağlığı hem de dünya için önemli olduğunu vurgulayan Hoşoğlu, bu nedenle dünyada alternatif ürünler üzerine yoğun araştırmalar gerçekleştirildiğini anlattı. Hoşoğlu, tüketicilerin gıdaların sağlık üzerine olumlu katkı ve hastalıkları önleyici etki beklentisinin, hem üreticileri hem de araştırmacıları mikroalg tabanlı formülasyonların keşfi ve üretimi yönünde motive ettiğini kaydetti. Proje kapsamında 2 senedir yürüttükleri çalışmaları 2022 yılının sonunda tamamlamayı amaçladıklarını aktaran Hoşoğlu, yerli bir üreticiden temin ettikleri mikroalglerden fermantasyon yöntemiyle istenmeyen tat ve koku arındırılarak protein ürettiklerini dile getirdi. Hoşoğlu, sürdürülebilir bir kaynak olan mikroalglerin, özellikle protein içerikleri açısından çok zengin olduğuna işaret ederek, “Dünya nüfusu arttıkça artan protein ihtiyacı söz konusu, mikroalgler, bu ihtiyacı karşılama açısından son derece umut vadeden kaynaklar. Ağırlıklı olarak hayvansal proteinlerle besleniyoruz fakat mikroalgler bu anlamda hem sürdürülebilir olmaları hem de hayvansal proteinler gibi çevreye zararlı olmayan üretim yöntemleriyle üretilmeleri nedeniyle çok büyük bir potansiyele sahip.” ifadelerini kullandı. Mikroalglerin kendine özgü aromaları olduğunu aktaran Hoşoğlu, şöyle devam etti: “Yosun aroması gibi. Bunu bir yoğurda veya farklı bir ürüne ilave ettiğinizde o baskın aromayı hissetmek tüketicinin hoşuna gitmiyor. Fermente ettiğimizde kendine has o baskın aroma özelliklerinin değiştiğini ve tüketici tarafından daha da kabul edilebilir bir seviyeye geldiğini tespit ettik. Bu fermantasyonun olumlu bir özelliği. Ayrıca fermantasyon, ham maddede sindirimi zor olan bazı bileşiklerin sindirimini kolaylaştırıcı ve işlevselliğini artırıcı etkilere de sahip bir yöntem. Projenin en büyük amacı da bu.” Hoşoğlu, biyolojik ve sürdürülebilir kaynaklar olan mikroalgleri yetiştirmek için hiçbir şekilde tarım arazisine ihtiyaç olmadığını söyledi. Projeyle verimli bir çalışma ortaya koyduklarını dile getiren Hoşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oldukça ümit vadeden bir çalışma. Başta gıda olmak üzere medikal, kozmetik, yem sanayisine yönelik olarak pek çok ürünün formülasyonuna girecek bir ürün. Kontrollü koşullar altında bu sürdürülebilir ürünleri üretebilirsiniz ve gıda takviyesi olarak kullanabilirsiniz. Günümüzde yoğun olarak tablet ve toz formunda kullanılıyorlar. Ancak bu tür işlevsel ürünleri, gıda formülasyonlarına da sokmak gerekiyor. Özellikle protein açısından baktığımızda hayvansal proteinlere alternatif olarak kullanımlarının yaygınlaştırılması gerekiyor. Uyguladığımız fermantasyon yöntemleriyle mikroalglerin istenmeyen tat ve koku özelliklerini de iyileştirdiğimiz için daha da geniş bir uygulama alanı oluşturmuş oluyoruz. Hem mevcut biyoaktif özelliklerini, yani sağlığa yararlı faydalarını artıyoruz hem de bunların gıdalarda kullanım dozunu artırma yönünde bir işlem yapmış oluyoruz. Dolayısıyla daha çok tüketilmesi demek, sağlık üzerine olumlu etkilerinden daha çok fayda sağlanacak demektir.” Hoşoğlu, proje kapsamında mikroalgin fermantasyonda ilk kez ham madde olarak kullanıldığını kaydetti. Mikroalg üretiminin Türkiye’de yapıldığını, fermantasyonla buna artı değer kattıklarını dile getiren Hoşoğlu, “Fermente alg olarak katma değeri daha yüksek bir ürüne dönüşmüş oluyor.” dedi.