Koronavirüs salgınıyla birlikte D vitaminin bağışıklığımız ve vücudumuz üzerindeki etkileri daha fazla araştırılır oldu. Kemik sağlığı açısından önemli olduğu bilinen D vitamini ayrıca, insan vücudunun neredeyse bütün hücrelerinde reseptörlere sahiptir. D vitamini, bu reseptörlere bağlanarak hücrelerde önemli görevler üstlenmektedir. Araştırmalar, özellikle hormon ve kanser hücreleri etkinliği olan bu vitaminin birçok hastalığın önüne geçtiğini ortaya koymuştur. Şimdiye kadar pek üzerinde durulmayan ve vücut metabolizmasında önemli bir yere sahip D vitamini hakkında gelin daha fazla bilgi edinelim. Bağışıklık sisteminde, tansiyonun düzenlenmesinde, damar sertliği gelişiminin önlenmesinde, diyabet gelişiminin önlenmesinde rol aldığı klinik çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Aynı zamanda kanser hücrelerinde çoğalmayı durdurduğu bilinmekte ve eksikliğinin bazı kanser türleri ile de ilişkili olduğu gözlemlenmektedir. D vitamini eksikliğinin görüldüğü bölgelerde kolon, meme, prostat, over ve özefagus kanseri yüksek oranda görülmektedir. Bu durum D vitamini eksikliği ile kanserin ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Birçok kronik hastalık ve kanser gelişiminin önlenmesinde D vitamininin etkileri araştırılmaya devam edilmektedir. İnsan vücudunda bulunan D vitamininin yüzde 90-95’i güneş ışınlarının etkisi ile deride sentez edilir. Güneşten faydalanılması halinde ilave D vitamini almaya gerek olmadığı düşünülse de burada asıl sorun, güneşten yeterince faydalanabilme imkanı bulunamamasıdır. Ülkemizin dünya üzerindeki pozisyonu dolayısıyla kasım ve şubat ayları ülkemize gelen güneş ışınlarından D vitamini alabilme imkanımızın en düşük olduğu dönemdir. Kişinin ten rengi önemli bir faktördür. Koyu tenli olanlarda deride bulunan melanin pigmenti nedeni ile UV ışınlarının etkisi azalmaktadır. Kişinin yaşı da güneş ışınlarının emiliminde önemlidir. Yaşlılar güneş ışını alsalar bile deriden emilimin gençlere göre dörtte bir oranında azaldığı görülmüştür. Güneş koruyucu kremlerin 30 faktör ve üstünde olanları D vitamini emilimini yüzde 95 oranında azaltmaktadır. D vitamini içeren yiyeceklerin tüketimi çok yeterli olmamakla birlikte faydalıdır. Beslenme yoluyla D vitamini en fazla somon, uskumru, sardalya gibi yağlı balıklar ve yumurta sarısından alınabilir. D vitamini eksikliği, erişkinlerde ‘osteomalazi’ adı verilen kemik yumuşaması olarak da ifade edilen klinik bir tabloya yol açıyor. Osteomalazi”de en belirgin yakınma, kalça, omurga ve kaburgaları içeren yaygın ağrıdır. Ağrı genelde belden başlayıp kalça, uyluk, sırt ve kaburgalara yayılır. Kemiğin dış tabakası inceldiği için vücudun belli noktalarında bacakta, göğüs kemiğinde, kalçada ve kaburgalarda dokunmakla hassasiyet ve ağrı ortaya çıkar. Diğer bir bulgu, yürüme güçlüğüne yol açan kas güçsüzlüğüdür. Özellikle denge ve yürüyüş için gerekli kasları etkilemektedir. Yaşlılarda D vitamini düzeyi ile düşmeler arasında ilişki saptanmıştır. Kas gücü ve dengenin D vitamini takviyesi ile artırılabileceği gözlemlenmiştir. Osteomalazi hastaları, kollarını kullanmadan sandalyeden kalkmakta, merdiven inip çıkmakta ve yürümede zorluk çeker. D vitamini eksikliği tedavisinde kullanılan içerikleri, miktarları farklı tablet, damla ve ampul formları mevcuttur. Kişinin yaşı, kilosu, kullandığı ilaçlar, eşlik eden hastalıklar gibi faktörler bu ilaçların dozlarını etkilemektedir. Bu yüzden hekim kontrolü altında ilacın etkin dozda başlanması önerilmektedir. Siz de kendinizde D vitamini eksikliğine dair belirtilerden gözlemliyor veya şüpheleniyorsanız, erken tanı ve tedavi için bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.