Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, konuk olduğu televizyon programında açıklamalarda bulundu. Pandemi döneminde yürütülen çalışmalara değinen Erbaş, “Merkezden mezraya ülkemizin her yerinde (personeli) olan tek kurum biziz. İmamlarımız, milletimize sadece camide namaz kıldırmakla görevli değil, milletimizin iyi günlerinde, kötü günlerinde sürekli yanında. Salgın döneminde de hamdolsun Vefa Destek Gruplarında 61 bin hocamızla çalıştık. Evlerinden çıkamayan yaşlılarımızın ihtiyaçlarını giderdiler. Pek çok imamımızın camilerinin bir köşesini market haline getirdiğini gördük. İhtiyaç sahipleri geliyor oradan ihtiyacı kadar alıyorlar. Bu noktada milletimize de ben teşekkür ediyorum. Camilerimizin 3 ay kadar cemaatle namaza kapanma dönemi oldu. Milletimiz hiçbir zorluk çıkarmadı” dedi. Salgın nedeniyle ara verilen umre ziyaretleri ve kısıtlı sayıyla yerine getirilen hac ibadetiyle ilgili henüz yeni bir gelişmenin olmadığını dile getirerek Erbaş şunları söyledi: Gönlümüzün açılmasını istiyor ama bu konuda karar verici olan biz değiliz, Suudi Arabistan. Gerekli müzakereleri yapıyorlar, biz de zaman zaman görüşüyoruz. Biz onların kararını bekleyeceğiz. 2 milyon kadar kardeşimiz Hac için kayıtlı, bekliyor. Eğer belli olursa; mesela Suudi Arabistan bir sayı verirse; kriterleri bekleyeceğiz. Açılırsa, ne kadar kontenjan verilirse Türkiye’ye bizim hazırlıklarımız tam. Milletimiz müsterih olsun. Bu konuda geçmiş dönemde kendisine kura çıkan vatandaşlarımızın önceliği var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kudüs ziyaretlerini başlattığını dile getiren Erbaş, “Bu ayın sonunda itibaren Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar olmak üzere 4 günlük Kudüs ziyaretlerimiz başlıyor. Farklı kategoride uygulamalarımız olacak” açıklamasında bulundu. Erbaş, şöyle devam etti: (Düsturumuz, ilkemiz) Kur’an ve sünnet çizgisinde doğru din-i bilgi hurafelerden, aşırılıklardan, şiddetten uzak. Biz bunu yapmazsak tabiat boşluk kabul etmiyor. O boşlukları başkaları dolduruyor. Zaman zaman din ve şiddet kavramını bir araya getirerek bakıyorsunuz terör örgütü bile olabiliyor. DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi istismar ederek. Biz aynı zamanda din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık. Sadece bu 33 ilimiz değil ülkemizin bütün illerinde, bütün ilçelerinde dinimizi nasıl istismar ediyorlar bunu anlattık milletimize. Yayınlar yaptık. Mesela FETÖ ve DEAŞ’la ilgili kitapçıklar hazırladık. 2 milyon adet bu kitapçıklardan gençlerimize insanımıza dağıttık. Son zamanlarda tartışmaların odağı olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ile ilgili sorulara da yanıt veren Erbaş, şunları söyledi: Bizim bütçemiz, devlet kurumu olduğumuz için ve çalışanlarda devlet memuru olduğu için bütçemizin yüzde 96’sı maaşlara, personel masraflarına gidiyor. Geriye kalıyor yüzde 4. O yüzde 4’le biz planladığımız hizmetlerin yarısını bile yapamıyoruz. Bizim personel sayımız fazla. Buna rağmen bizim şu an 15 bin imam ve müezzine ihtiyacımız var. 9 bin de Kur’an kursu öğretmenine ihtiyacımız var. İllerden, ilçelerden, köylerden sürekli arıyorlar bizim köyümüzde, mahallemizde imam yok diye. Çünkü istediğimiz kadar ilan açamıyoruz. Bu sözler bizi üzüyor. Çünkü devlet imam olarak atamış, onun maaşını verecektir. 130 bin 630 kadar personelimiz var. Bunun dışında camilerimiz, Kur’an kurslarımız yapılıyor. Bunlar devletin verdiği ödeneklerle değil, tamamen milletimizin ve Türkiye Diyanet Vakfı katkılarıyla yapılıyor.