Adalet Bakanlığı’nın Ankara’da bir otelde düzenlediği ‘Masumiyet Karinesi ve Lekelenmeme Hakkı Sempozyumu’, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’in katılımıyla gerçekleşti. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bakan Gül, masumiyet ve lekelenme derken aslında insan onuruna saygının konuşulacağını söyleyerek, siyaset ve hukuk anlayışında devletin temelinde adalet, adaletin temelinde de insanın var olduğunu ifade etti. Gül, siyaseti anlamlı kılanın ‘insanı hak ve özgürlükleriyle yaşatmak’ olduğunu vurgulayarak, “Nitekim, hukuk ve demokrasi tarihimiz, insanımızın hak ve özgürlüklerini koruma mücadelesinin de tarihidir. Elbette bu süreç çok çetin geçmiş, bugünkü kazanımlar kolay elde edilmemiştir. Merhum Aliya’nın meşhur bir sözü var, ‘unutulan soykırım tekrar eder’. Ben bu sözü ‘unutulan zulüm tekrar eder’ diye ülkemize uyarlamak istiyorum. Örneğin, hukukun milli iradeye zulüm aracına dönüştüğü 27 Mayıs’ı asla unutmayacağız. Yine, gencecik fidanlarımızın bir sağdan bir soldan darağacına götürüldüğü 12 Eylül’ü asla unutmayacağız. İnsanımızı inançlarından, kılık kıyafetinden dolayı bölen, ayrıştıran, en temel haklarını rehin alan 28 Şubat’ı da asla unutmayacağız ve hukuku gizli, kirli ajandasına alet ederek, iftira ve şantajlarla, itibar suikastlarıyla insanımızın onurunu lekeleyen hain terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz ihanetini asla unutmayacağız” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hukuk devletinden ve hukuka bağlılıktan bir milim sapmadan 2023 hedeflerine yürüdüklerini söyleyen Gül, “Bizim rehberimiz, hukuktur arkadaşlar. Biliyoruz ki, hukuk devletinin ahlaki özü; insan onuruna duyulan saygı, ona verilen önem ve sağlanan korumada bulunmaktadır. Tüm insanlar bu saygı, önem ve koruma noktasında eşittir. İşte bu hassasiyetin en temel göstergeleri, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkıdır” dedi. 2017’de vatandaşların haksız, temelsiz ve yersiz suçlamalara maruz kalmaması açısından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 158’inci maddesinde çok önemli bir değişiklik yapıldığını ifade eden Gül, “Bu değişiklikle, hiç kimsenin haksız, temelsiz ve yersiz suçlamalara maruz kalmamasını usuli güvenceye kavuşturduk ve insanın şeref ve haysiyetini korumamızın, insanı el üstünde tutmamızın da en etkili araçlarından birini hayata geçirmiş olduk. Zira bugüne kadar 462 bin soruşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini görüyoruz. 462 bin kişi şüpheli olmadı. Yani 462 bin vatandaşımızın evine, iş yerine, devlet memuru ise kamu dairesine, işçiyse fabrikasına polis, kolluk gitmedi, bu insanlar haksız yere savcının huzuruna çıkmadı. Bu tablo, 462 bin kişinin lekelenmemesi demek, hakkında hiç soruşturma açılmaması, geceleyin yastığa başını huzurla koyması demek. Böylece, insan haysiyetinin, onurunun lekelenmemesi amacıyla çok önemli bir reform ortaya konmuştur. Bu düzenleme, bir tek kişinin bile lekelenmemesini sağladıysa, o karara imza atan yargı mensubu için bu sonuç, bu hassasiyet adaletin ta kendisidir. Kimsenin kimseye çamur atma özgürlüğü yoktur. Kimsenin kişisel kin ve husumetine yargıyı alet etme hakkı yoktur” diye konuştu. İfade almak amacıyla düzenlenen yakalama emirleri nedeniyle mesai saatleri dışında gece ansızın otelde, evde, fabrikada yakalama uygulamalarına da son verildiğini ifade eden Gül, “4’üncü yargı paketiyle hayata geçen bu yenilikten yaklaşık 6 bin 200 insanımız faydalandı. 6 bin 200 insanımız ifade alma gibi olağan bir muhakeme işlemi yüzünden bir anlamda lekelenmedi. Önümüzdeki dönemde de ceza adaletinden milletimizin beklentileri nedir, ne değildir, bu çerçevede çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. Milyonlarca insana anında ulaşılabilen dijital medya platformlarında lekelenmeme hakkını korumanın önem taşıdığını söyleyen Gül, “Bu konuda basın yayın kuruluşlarımız, sivil toplum, entelektüel camia güçlü bir farkındalık oluşturmalıdır. Bugün en hafif bir suç şüphesinde bile vatandaşın adliyeden çekinmesinin temelinde ‘dile düşmek’, ‘peşinen suçlu ilan edilmek’ gibi korkuları bulunmaktadır. Bir peşin hükmün ya da yalan haberin internetteki yayılma hızı da dikkate alındığında kişinin toplum nezdinde kendini aklaması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla lekelenmeme hakkı sadece savcılık işlemleriyle sınırlı bir hak değildir. Elbette internet önemli bir haber ve iletişim zeminidir ama hukuktan ve insanın evrensel haklarından muaf değildir. Şunu da unutmamak gerekir ki, fiziki alemde suç olan her şey sanal alemde de suçtur. Hukuk, sanal dünyaya karşı sanal tutum sergilemez” diye konuştu.