New York, ABD’de federal bir yargıç, Bob Dylan’ı, 1965’te, 12 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunmakla suçlayan davayı reddetti.
CNN’in haberine nazaran, Dylan’ın avukatları, istenen ispatların sunulmadığını, davada ismi baş harfleri “J.C.” olan davacının, “bu davadaki temel olgusal savlarla direkt ilgili ispatları yok ettiğini” söyledi.
Dava, Dylan’ı davacıyla arkadaşlık kurmakla suçluyordu. Savlarda Dylan’ın, şu an 56 yaşında olan davacıya cinsel taciz ve istismarda bulunduğu, uyuşturucu, alkol ve fizikî şiddete maruz bıraktığı ve ruhsal olarak ziyan verdiği tabirleri yer alıyordu.
Dylan, 1940 yılında ABD’de doğdu. Mesleği boyunca 125 milyondan fazla plak sattı. En ünlü müziklerinden kimileri ortasında “The Times They Are a-Changin”, “Like a Rolling Stone” ve “Blowin’ in the Wind” yer alıyor.
BOB DYLAN KİMDİR
İlk ismiyle, Robert Allen Zimmerman. Rusya’dan göç eden Yahudi cetlerinin niye bir Alman soyismi taşıdıkları hakkında bir fikir bulunmamaktadır. Ayrıyeten Bob Dylan kendi biyografisinde Türk ataları olduğunu da yazmıştır.
Sonradan “Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer” olarak tanımlayacağı üniversiteden atıldığında, şimdi 18 yaşında bir gençti. Yirmisinde ise dağınık ve kirli saçları, eski püskü giysileri, omzunda gitarı ile New York’ta, “Beatnic”lerin ortasında bulunmuştur. Ona nazaran New York “Henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği” bir yer ve oraya gitmek, “Aya gitmek üzere bir şey”dir.
“The Freewheelin’ Bob Dylan” 1963’te piyasaya çıktığında, Dylan, bir ilah olma yoluna çıkmıştır. Albümün kapağında New York sokaklarında sevgilisi Suze Rotolo ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. “Blowin’ In The Wind”, herkesin lisanına düşmüştür.
Her seferinde farklı bir şeylerden bahseden Dylan; savaşların anlamsızlığından, Tanrı’dan, adaletsizlikten, seksten, aşktan, sevgiden bahsetmiştir. Her seferinde değişik bölümlerin reaksiyonunu çekmiştir. Bir şeyler söylüyordu; ancak bir öteki sefer birebir şeyleri tekrarlamıyordu. Birden fazla bireye nazaran o, yalnızca içinden geleni yapıyordu. Tahminen de, kitleler onu görmek istedikleri üzere görüyordu. Folk müziği seçmesinin nedeni de aslında, gitarı ve armonikasından öteki hiçbir şeye gereksinim duymayacak olmasıydı.
Joan Baez’in söylediğine nazaran, “gördükleri yalnızca kendisi için bir şey tabir ediyordu”. “Başkalarının gereksinimleri için baş yoran biri değildi.” Tekrar de Baez ona aşık oluyordu. Geceliği oniki dolarlık izbe bir otel odasında gazetecilere üstünde kocaman siyah ceketi, beyaz gömleği ve mor kol düğmeleri ile röportaj verirken, Baez’in gözünde “Gözleri Tanrı’nınki kadar yaşlı ve kendisi bir kış yaprağı kadar naif”ti.
Dylan, 1965’te İngiltere turnesi sırasında yanındaki “elit bohemlerle” birlikte Savoy Otel’de ikamet etmiştir. Ve Marianne Faithfull ona yakın olabilmek için otele sarfiyat, odada bir köşeye çekilir. Dylan’ın daktilosuna, “eninin ülkü mısra ölçüsü olduğunu söylediği” kalın bir tuvalet kağıdı takılıdır. Faithfull onun dikkatini çekmediğini düşünürken, o, daima bir şeyler yazmıştır. Ne yazdığını sorduğunda, aldığı karşılığa şaşıracaktır Faithfull. Dylan, onun hakkında bir şiir yazmaktydı.
Dylan’ın teklifi üzerine, yeni albümünü dinlerler bir gece otel odasında. Ona nazaran; “Onun özel dinleyicisi olmanın bir bedeli vardır, O gece Rablerden biri Olimpos’tan inmiş, ona kur yapmaktadır”.
Fakat Faithfull gebedir ve bir hafta sonra evlenecektir. Faithfull’un o gece gerçeği söylediği için pişmanlık duymasının nedeni, onunla yatamamış olması değil, o tuvalet kâğıtlarına kendisi için yazılanları hiçbir vakit öğrenemeyecek olmasıdır.
İngiltere turnesi Joan Baez’le münasebetlerinin de sonu olur. Forest Hill Konseri’ne kendisini davet ederek New York’tan Amerika’ya açılmasına yardımcı olan Joan Baez’i, İngiltere turnesinde sahneye davet etmemiştir.
1973’teki “Pat Garrett and Billy The Kid” albümüne kadar bir müddet sessiz kalır. Bu yıl, “Knockin’ on Heaven’s Door” ile Bob Dylan olduğunu bir kere daha hatırlattığı yıldır. Üç yıl sonra gelen Desire albümündeki “One More Cup Of Coffee” ise bir diğer klasik olacaktır.