TELE1 muhabiri ile polis arasında yaşanan olayı aşama aşama objektif olarak değerlendirdigimizde aşağıdaki sonuçları elde ediyoruz:
1. Gazeteci polisin müdahale alanından canlı yayın yapıyor. Normalde burada yetkililerin dışında kimsenin olmaması gerekir. Oraya kimseyi sokmamak ise polisin görevi.
2. Polis, bir şekilde müdahale alanına girebilmiş olan gazetecinin canlı yayınını bitirmesini bekliyor ve ondan sonra müdahale ediyor. Gazeteci yayından düşme süresini beklerken kendine yapılan müdahaleye tepki gösteriyor ve açıklama istiyor.
3. PVSK’na göre vatandaşın polisin olay yerinde verdiği emirlere uyması şarttır. Uymaması halinde polis, olay sonuçlanınca serbest bırakmak üzere zorluk çıkaran kişiyi yakalama yetkisine sahiptir.
4. Muhabirin ve ilk müdahalede bulunan polisin karşılıklı tahammülsüz ve iletişime kapalı tavırları olayın daha da büyümesine yol açmıştır.
5. Muhabirin olay sürecindeki pasif agresif tutumuna karşılık bazı polislerin agresif davranışları olayın büyümesine neden olmuştur.
6. Olayı devralan Çevik Kuvvet polislerinin toplumsal olaylara müdahale dışında vatandaş ile kurumsal iletişim kurma kapasitesi sınırlıdır.
7. Olayın kolluk tarafından kişiselleştirilmesi sonrasında profesyonel davranış kalıpları ortadan kalkmıştır.
8. Polisler, sayıca çok olmaları nedeniyle kişiyi rahatlıkla uzaklaştırabilecekken sabırsızlıkla zor kullanmayı tercih etmişlerdir. Burada haksız ve orantısız zor kullanma seçeneği değerlendirilmelidir.
9. Olay yerindeki sağ duyulu polislerin olayı önlemeye ve sonrasında yatıştırmaya yönelik çabaları kameraya yansımıştır. Muhabiri polislerin elinden yine polislerin aldığı görülmektedir.
10. Medyanın yaptığı işin de bir kamu görevi olduğu kolluk tarafından içselleştirilmelidir. Olay yerindeki medya ile ilişkileri yönetecek bir kolluk sorumlusu belirlenmelidir.
Feramuz Erdin