İstanbul Bahçelievler’de bulunan 4 katlı bir binada, biri özel okulda öğretmenlik yapan, üçü üniversite öğrencisi 4 kadın, geçtiğimiz yıl haziran ayında, 4 bin liraya daire kiraladı. Daire, 30 Aralık 2021 günü satılarak el değiştirdi. Kiracıların iddiasına göre, yeni ev sahibi Bilgin Yılmaz, kısa süre sonra kapılarını çalarak yeni kira bedelinin 9 bin 750 TL olduğunu söyledi. Tutarın yüksek olduğunu belirten öğrenciler, 1 yıllık kontratları olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine ev sahibi Yılmaz, 5 Ocak’ta, “Ev pansiyon gibi kullanılıyor. Gireni çıkanı belli değil.” diyerek kaymakamlığa şikayette bulundu. Günler sonra polis ve zabıta ekipleri daireye gitti. Yapılan incelemede, ev sahibinin şikayetinin gerçeği yansıtmadığı tutanak altına alındı. Ev sahibi Yılmaz’ın tekrar şikayetinin ardından 17 Ocak’ta bu kez eve gelen polis ekipleri, 4 kişiyi ifadelerini almak üzere Kocasinan Şehit Mehmet Aydın Polis Merkezi Amirliği’ne götürdü. İfade işleminin ardından 4 kadının kaldığı ev gece 01.30’da mühürlendi. Gece yarısı ortada kalan öğrenciler, bir yakınlarının evlerine yerleşirken, kararın iptali için mahkemeye başvurdu. İstanbul Üniversitesi İşletme bölümünde okuyan Melisa Kızoğlu, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nde kararın hukuksuz olduğunu gerekçe göstererek dava açtı. Mahkeme 21 Ocak’ta, yürütmenin durdurulması yönünde karar verdi. Bu kararla dairedeki mühür sökülüp öğrenciler yeniden evlerine yerleşti. Yaşadıklarını anlatan Kızoğlu, şu sözleri kaydetti: “2021 yılının haziran ayında Mustafa D. ile sözleşme yaptık. Ben öğrenci olduğum için kendisinden bir oda kiraladım. Benim oda başı kiram bin lira olarak belirlendi. Toplam ev için ise 4 bin 600 lira ödüyorduk. Mustafa D., evi Bilgin Yılmaz’a satmış, biz bunu üçüncü kişiler aracılığı ile öğrendik. Yeni ev sahibi ile iletişime geçtik. Onlar eve geldiler, şartları olduklarını söylediler. Geldiklerinde bizden 9 bin 750 lira para istediklerini söylediler. Bunu karşılayamayacağımızı ifade ettik. Bu nedenle bizim elektriğimizi, suyumuzu ve doğalgazımızı keseceklerini söylediler. Ardından aralıklı günlerde kesintiler oldu. Sonrasında elektrik, su ve doğalgazı kendi adımıza aldık. Ocak ayının başında ev sahibi bizi şikayet etti. 17 Ocak’ta polisler eve geldi. Bilgin Yılmaz adına şikayet olduğunu söylediler. İfade alacaklarını söylediler, durumu anlattık, apartman yöneticisi ile konuştuk. Evin apart gibi kullanılmadığını, öğrenci evi olduğunu söyledik. Elimizdeki sözleşmeyi, faturaları gösterdik. Tutanakta evin öğrenci evi olduğu yazıldı. Aradan iki geçtikten sonra bizi karakola ifadeye çağırdılar. Karakolda ‘Bize ifadenizi verin mühür takılacak’ denildi. Polislerle birlikte eve geldik. Zabıtalar da geldi ve birkaç parça eşyayla dışarı atılmak zorunda kaldık. İki gece başkasında kaldık dün gece eve girebildik. Açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum. Arkadaşım ‘Bana gelebilirsin ev müsait’ demeseydi tamamen dışarıda yağmurda kalacaktım.” Melisa Kızoğlu’nun avukatı Yunus Emre Çakıroğlu ise evin mühürlenmesi işleminin hukuka aykırı olduğuna dikkat çekerek, “Öğrenci apartı için en az 10 öğrenci olması lazım. Apart gibi bir yerin yıllık kiralanması da beklenebilir bir durum değil. Bununla alakalı tespitler yapılmış, faturalara bakılmış, apartman yöneticiyle birlikte şikayet olup olmadığı da kontrol edilmiş. Bunun üzerine şikayetin gerçeği yansıtmadığına ilişkin tutanak tutulmuş. Nasıl olduysa iki gün sonra kiracıları tekrar emniyete çağırıyorlar. Bununla alakalı ortada, ‘Mühürlensin’ diye bir emir yok. Buna rağmen nasıl bir emirle yapıldığını bilmiyoruz, gelip evi gecenin bir yarısında mühürlüyorlar. Açık bir hukuka aykırılığın görülmesi sebebiyle mühürleme işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verildi. Burada bir görevi kötüye kullanma varsa bununla alakalı da şikayet yoluna gideceğiz. Kiracıların uğradığı zararı tazmin için maddi manevi tazminat davası açacak, bu sürecin takipçisi olacağız.” dedi.