Antalya’da yaşayan Özçelik ailesinin 3 çocuğu arasından en büyük olan Halil Özçelik, 2012 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Konservatuar bölümünde 2’nci sınıfı okurken, sağ gözünde görme kaybı yaşadı. İlk olarak Behçet teşhisi konulan Öztürk, şikayetleri giderek artıp denge ve konuşma kaybı yaşayınca, okulu bırakıp Antalya’ya ailesinin yanına döndü. Burada hastalığı daha da ağırlaşan Özçelik’e SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) teşhisi konuldu. 2014 yılında iki gözünü birden kaybeden Özçelik, ardından konuşma, yemek yeme ve hareket fonksiyonlarını tamamen kaybetti. Özçelik ailesi, hastalığın tıbben kesin tedavisi bulunmadığını öğrenince adeta yıkıldı. Oğlunun son sözünün ‘Hiçbir şey istemiyorum tamam anne’ olduğunu belirten Özçelik, “Gözlerini 8 yıldır hiç kapatamıyor. Uyurken de sürekli açık. Açık kaldığı için kuruluk yapıyor ve kızarıyor. Gözlerinden kan aktığı bile oluyor. Yara bandıyla gözlerini kapatıyorum ona iyi geliyor” ifadelerini kullandı. Hastalığı sürecinde Halil’in 3 yıl boyunca durmadan çığlık attığını aktaran Özçelik, “3 yıl boyunca sadece çığlık atıyordu. O kadar ağır antidepresanlar verdik, hiçbiri o çığlıkları dindirmedi. Hiçbir doktor bağırmaları durduramadı. 2017 yılında yavaş yavaş kesilmeye başladı, ondan sonra uzun uyumaları başladı” şeklinde konuştu. Özçelik, oğlunun beynine bir virüsün girip ardından çıktığını ancak beyinde hasar bıraktığını belirterek, “Şu anda durumu stabil. Hareketi var. Aynı bebek bakar gibi yemeğini püre olarak yediriyorum. Su, yemek, meyve saatleri geldiği zaman besliyorum” Tek söylediği anne. Onu duyamazsam dayanamam. Onun anne demesi bana yetiyor. Hala umudum var. Ben hiç umudumu yitirmedim. Ben onun ayağa kalkacağına inanıyorum. O zaman tekrar görüşürüz sizinle” diyerek gözyaşları döktü.