Karar yazarı Elif Çakır, Narin Güran soruşturmasında itirafçı Nevzat Bahtiyar‘ın 8 yaşındaki kızı gömmesinin akabinde namaz kılmaya ayrıntısına dikkat çekti. Çakır, “Nevzat Bahtiyar’ın kıldığı namaz, katledilen sekiz yaşındaki bir çocuğun cesedinin örtbas etmesini engellememiş. Kıldığı namaz spordan öteye geçmediği kesinlikle. Ancak ülkenin durumundan bir farkı var mı?” dedi.
Soruşturmaya Ankara’nın el atması gerektiğini söz etti. Cinayetin tüm köy halkı tarafından örtbas edildiğini “ahlaksızlık ve kötücülük” olarak nitleyen Çakır, Narin Güran cinayetinin çözülememesinin kutuplaşmaya yol açtığını söyledi. Çakır, ” Bakın, konu Narin’i çoktan aştı bile. Günlerdir Narin’i öldürenler inancı, ideolojisi, mensup olduğu siyasi parti üzerinden şeytanlaştırıldı.” dedi.
“Nevzat Bahtiyar’ın ‘namaz’ ayrıntısından yola çıkarak, ülkemizdeki oluşan sosyolojiyi, dindar siyasetçilerin 22 yıldır yönettiği ülkede ortaya çıkan adaletsizlik, eşitsizlik, hukuksuzluk gerçeğini konuşabiliriz, tartışabiliriz elbette.” diyen Çakır’ın köşe yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Gerçek şu ki, üzerinden neredeyse bir ay geçmiş küçük bir köyde işlenmiş bir cinayeti çözememek yalnızca acziyet değil, türlü kutuplaşmayı, komplo teorisini davet eden bir beceriksizliktir. Bu soruşturmalarda uzman olmayan Jandarma yapamıyorsa, bu ülkenin yetenekli cinayet masası polisleri var. Nasıl ABD sinemalarında küçük kasabalarda işlenen cinayete Washington’dan FBI gelip el koyar, bu cinayet soruşturmasına da Ankara el koymalı. Kim ne der demeden, İsimli Tıp sonucu çıkarılıp katil ya da katiller bulunmalı.
Madalyonun bir yüzünde ayyuka çıkan gerçeğin fotoğrafı şudur: Narin’in öldürülmesinde olmasa bile, sonrasında yalnızca akrabaları ve ailesi değil, bütün köylü örtbas etmek için organize olmuş.
Sekiz yaşındaki küçücük saf bir çocuğu (kız ya da erkek fark etmez) öldürenlerin ortaya çıkmaması için nasıl motive, nasıl organize olabilirler?
Narin cinayetini örtbas edilmesi ahlaksızlık, kötücüllük.
***
Elbette ki Nevzat Bahtiyar’ın, küçük çocuk, büyük insan fark etmez, katledilen bir insan cesedini dere kenarına bıraktıktan sonra hiçbir şey olmamış üzere abdestini alıp namaz kılması ayrıntısı insanın kanını donduruyor.
Ama bu insan müsveddesinin üzerinden İslam dinine saldırılması kabul edilebilir bir durum değil.
Özellikle dindar siyasetçilerin muhasebe etmesi gereken bir konudur, namaz ibadeti.
Namaz kılmak sıradan bir ibadet değildir, insanları günahlardan, kötülüklerden alıkoyacak olan bir manevi kalkandır. Cenab-ı Hak, Ankebût mühletinin 45. ayetinde namaz ibadetiyle ilgili ‘Şüphesiz ki namaz sizi hayasızlıklardan, kötülüklerden alıkoyar’ diye buyuruyor.
Ayet, namaz kılan bir insan zulüm yapamaz, adaletsizlik yapamaz, namaz adaletsizlik isteğinin önünde kalkan oluşturur, zulüm yapma hissinin önünde kalkan olur diyor. Ayet, namaz kılan bir insan haksız çıkar sağlayamaz, namaz haksız yararın önünde kalkan oluşturmalı diyor.
Kişinin kıldığı namaz palavra konuşmasını, diğerine iftira atmasını engellemeli diyor ayet.
Yunus ne demişti? ‘Bir sefer gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil.’
Nevzat Bahtiyar’ın ‘namaz’ ayrıntısından yola çıkarak, ülkemizdeki oluşan sosyolojiyi, dindar siyasetçilerin 22 yıldır yönettiği ülkede ortaya çıkan adaletsizlik, eşitsizlik, hukuksuzluk gerçeğini konuşabiliriz, tartışabiliriz elbette.
Tartışmalıyız da…
Nevzat Bahtiyar’ın kıldığı namaz, katledilen sekiz yaşındaki bir çocuğun cesedinin örtbas etmesini engellememiş. Kıldığı namaz spordan öteye geçmediği kesinlikle. Lakin ülkenin durumundan bir farkı var mı?”