Büyük Sığınak sergi alanı, 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek, “Subliminal” sergisi ücretsiz gezilebilecek. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı, 1924-1960’ta hizmet veren 2. Meclis binası için 1936’da bir sığınak projesi hazırlanarak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sunulduğunu onun da onayıyla başlanan inşaatın 1942’de tamamlandığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni hizmet binasına geçmesiyle sığınağın da depo olarak kullanılmaya başlandığını belirten Yazgı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy ile kampüsümüzü gezerken buradaki sığınak yapısını gördüğümüzde nasıl Ankara’nın kültür sanat hayatına dahil edilebileceği konusunda çalışmalarımıza başladık. Küratör arkadaşlarımız ve sanatçılarımızla nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük. Ankara’da dijital, yeni medya tasarımı çalışmalarında bir mekanın olmadığını tespit ettik. Burası 1320 metrekarelik bir alan. Koridorlarıyla beraber de kullanılabilecek dijital sergi alanı yapmaya karar verdik.”
Yazgı, kapı kollarından musluklarına, elektrik düğmelerinden sigortalarına kadar tamamen özgün mimarisine sadık kalarak restorasyon çalışması yaptıklarını vurguladı. Sergi programını oluşturduklarını dile getiren Yazgı, “Yerli ve yabancı değerli sanatçılarımızı ağırlayacağız. Tüm genç arkadaşlarımızın çalışmalarını gösterebileceği etkinlikler, atölye çalışmaları planlıyoruz.” diye konuştu. Yazgı, 23 Nisan, 29 Ekim gibi milli bayramlarda sergi alanının ruhuna uygun özel çalışmalar yapacaklarını da sözlerine ekledi. “Subliminal” adlı seçkisiyle ilk kez başkentli sanatseverlere buluşacak, ulusal ve uluslararası ödüllere sahip tasarımcı Tamer Nakışcı da asıl mesleğinin endüstriyel tasarım olduğunu, ancak sanat ve tasarımın birleştiği bir noktada durduğunu söyledi. Jenerasyonların değişmesiyle sanat kavramının da değiştiğine dikkati çeken Nakışçı, “Sanat, karşı tarafa hissettirdiklerinizle alakalı.” dedi. Yaptığı işlerde gelecekten beslendiğini dile getiren Nakışçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geleceğin dünyasının nasıl olacağını kafanızda kurguladığınız zaman, nasıl olmasını istediğinizi içinizde hissettiğiniz zaman her yaptığınız proje buraya doğru bir adıma dönüşüyor. Ben de bu bağlamda günümüz için projeler yaparken, ürünler tasarlarken bir yandan da yarının hayallerini kurduğum bir denge içerisindeyim.” Nakışçı, neyin sanal neyin gerçek olduğunun birbirine karıştığı, belki de çok da önemli olmadığı yeni bir çağa geçildiğini belirterek, Türkiye’de sadece dijital sanat için ayrılmış mekanların hizmete sunulmasının çok olumlu olduğunu söyledi. Büyük Sığınağı, “karakteri olan, özgün bir mekan” olarak tanımlayan Nakışçı, “Dijital sanat projeleri için çok güzel bir tuval sağlayacak. Ben de burada 3 boyutlu, hacimsel projelerle yer almak istedim.” diye konuştu.